Müzik seslerden doğmuş bir sanat olarak olarak bilinmektedir. İnsanların tarihte çıkardığı seslerden bir aheng oluşturması ve bu ahange göre de hangi cisimlerden nasıl sesler çıktığını saptamaya çalışmışlardır. Müzik günümüzde müzikoloji adlı bilim dalıyla açıklanmaya ve tarif edilmeye çalışılmıştır. Birçok üniversitede müzikoloji bölümünde öğretim gören ve bilimsel araştırmalar yapan bilim adamları bulunmaktadır. Müzikte matematiksel bir gizem olduğunu düşünüp bu anlamda temellerini atan ilk isim ise Pisagor yani Pythagoras, M.Ö. 530-450 olmuştur. Böylece müziğin nasıl açıklanabileceğine ilişkin bilgiler günümüze kadar gelebilmiştir. Pisagorun müziğin içindeki matematiksel gizemi bir demirci dükkanının önünden geçerken farkettiği rivayet edilmektedir. Demirci ustasının demiri döverken kullandığı değişik aletler ile değişik sesler çıkardığını işitip bunu merak etmesiyle başladığına inanılır. Daha sonra bu ortamda bu sesleri kayıt altına alıp üzerinde çeşitli çalışmalara yapan Pisagor sayesinde bu eserler kulaktan kulağa ve nesilden nesile aktarılmıştır.
Böylece 9. Yüzyılda ilk notolama sistemi keşfedilmiştir. Bu sayede müzik artık notalar ve sayılar sistemine göre düzenlenebilen bir olgu haline gelmiştir. Sözcüklerin aheng, uyum ve uzunluğuna göre notalarda sayılar ile bir sisteme oturtulduktan sonra müzik oluşmaya başlamıştır. Müziğin bu şekilde oluşmaya başlamasından sonra notolara göre bestelere yapılmaya başlanmış ve müzik ilk defa tarif edilebilir bir olguya dönüşmüştür. Notaların kelimelerle dizayn edilmesiyle ortaya çıkan müzik günümüzde hayatın bir parçası olmuştur.